Altın Portakal adaylarından “Takım: Mahalle Aşkına” film ekibi, seyircilerin umudunu tazeledi.
52. Uluslararası Antalya Film Festivali Ulusal Yarışma filmlerinden “Takım: Mahalle Aşkına” ekibi, gösterimin ardından AKM Perge Salonu’nda seyircilerle buluştu. Sinema yazarı Olkan Özyurt’un moderatörlüğündeki söyleşiye filmin yapımcıları Kerem Özerdoğan ve Tamer Üner ile başrol oyuncusu Yağız Can Konyalı katıldı.
Her yerin yüksek binalarla dolduğu İstanbul’da, mahallelerinde kalan son top sahasını kaybetmek istemeyen mahallelinin umut dolu hikayesini anlatan filmin ekibi de söyleşide bu umudun altını çizdi.
Yapımcılardan Kerem Özerdoğan; Altın Portakal’lı “Bornova Bornova” filminin yönetmeni olarak tanıdığımız, bu filmin de senaryosunda imzası olan İnan Temelkuran ve yine senaryoda imzası bulunan aynı zamanda filmin yönetmenliğini üstlenen Emre Şahin’le çok uzun zamandır bu konuları tartıştıklarını söyledi. Özerdoğan, şöyle konuştu:
“Aslında ekip olarak herkes bu filmin hem hikayesinin hem senaryosunun, en baştan beri içinde. Emre’nin de İnan’ın da futbol geçmişi olması temel ortak noktaydı zaten. Yıllardır futbolla ilgili bir film yapmak niyetimiz vardı. Oradan hareketle fakat alt metinde mahalle kültürünü, betonlaşan bir şehre karşı dayanışmayı anlatmak asıl amaçtı”
Genç oyuncu Yağız Can Konyalı ise rolü için geçirdiği hazırlık sürecini anlatırken “Aslında oyunculuk değil de futbol kısmı için bütün ekip hazırlandı. Profesyonel futbolcu gibi 1,5 ay düzenli antreman yaptık” dedi. Konyalı, filmde rol alan eski futbolcu Pascal Nouma’nın da bunda etkisi olduğunu söyledi:
“Ben çocukken de futbolcu olmak isterdim. O yüzden bu rol, bana gelen güzel bir top oldu. Pascal Nouma’nın sadece futbolcu kimliğiyle ya da ünlü oluşuyla değil de bir oyuncu olarak bu filme katılması da çok önemliydi. Eminim onun için de farklı bir sayfa. Çünkü filmde onu görünce seyirci ilk önce gülüyor, çünkü onu görünce gülmeye alışkın insanlar. Ama bir süre sonra artık oyunculuğunu izlemeye başlıyorlar. Kendini oyuncu olarak da kabul ettirdi diyebilirim. Bu arada Pascal’ın sete gelişi herkes için bir dönüm noktası oldu; herkes birden daha ciddi, resmen profesyonel futbolcu gibi oynamaya başladı. Kendini ona mecbur hissetti”
Yapımcılardan Tamer Üner ise filmin, Yeşilçam’ı da andıran, masalsı bir atmosferi olduğu yorumunu şu sözlerle değerlendirdi:
“Bizim hissiyatımız da öyle. Çünkü umuda ihtiyacımız var; mutlu sonlara, iyilerin de ‘bazen’ kazanabildiğine inanmaya. Hepimiz filmin pozitif bir mesajı olmasını istiyorduk. Çok da doğru bir zamana denk geldi. Üst üste acılar yaşanırken vizyona böyle bir film çıkarmak doğru mudur; diye düşündüğümüz de oldu. Ama sonunda asıl tam da böyle umudun azaldığı zamanlarda umudu hatırlatmanın daha isabetli olacağına karar verdik”