MarkaWorld.com

Çengelhan ve Çukurhan’ın ardından 500 yıllık Safrahan da kapılarını ziyaretçilere açıyor

Rahmi M. Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı, Ankara’da geçmişte ticari hayatın en önemli semtlerinden olan Tarihi At Pazarı bölgesini canlandıran çalışmalara imza atmaya devam ediyor. Çengelhan ve Çukurhan’ın ardından, şimdi de tarihi 16. yüzyıla kadar uzanan Safranhan, Rahmi M. Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı tarafından restore edilerek sanat ve turizm dünyasına kazandırıldı. Safranhan’ın açılışında konuşan Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi M. Koç, “Müzeler, lise ve üniversiteler ayrıca hastaneler, kaynak yaratmayan, devamlı finanse edilmesi gereken kuruluşlardır. Müzemizi gezen bir ziyaretçiden aldığımız tebrik mektubu, lise ve üniversitemizin mezun ettiği gençler, hastanelerimizin sağlığına kavuşturduğu hastalarımız en büyük kazancımızdır” dedi.

Çengelhan ve Çukurhan’ın ardından 500 yıllık Safrahan da kapılarını ziyaretçilere açıyor
03 Haziran 2016 - 10:50 'de eklendi ve 2159 kez görüntülendi.

Türkiye’de özel müzeciliğin kilometre taşlarından biri olan ve ilk sanayi müzesi olma özelliğiyle de tarihe geçen Rahmi M. Koç Müzesi, Ankara’nın tarihi mirasına sahip çıkmaya devam ediyor. Rahmi M. Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı tarafından restore edilerek kültür ve turizm dünyasına kazandırılan tarihi ’Safranhan‘ ile ‘Çengelhan’da açılan “Mustafa V. Koç Galerisi”; Koç Ailesi üyeleri, Koç Holding ve Rahmi M. Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı üst yönetimi ile davetlilerin katılımıyla gerçekleşen bir törenle kapılarını ziyaretçilere açtı.

safrahan_7

1511 yılında Hacı İbrahim bin Hacı Mehmed tarafından inşa edilen, zaman içinde önce kervansaray, ardından cezaevi olarak kullanılan tarihi Safranhan, Ankara Rahmi M. Koç Müzesi’nin bir parçası olarak hizmet verecek. Rahmi M. Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı tarafından 4 yıl süren titiz bir çalışmayla restore edilerek müzeye dönüştürülen Safranhan’da toplam 42 oda ve sergileme alanları bulunuyor.

safrahan_3

Ankara’nın yeni seyir terası Safranhan’da

Safranhan’ın kapılarını açmasıyla birlikte Ankara Rahmi M. Koç Müzesi, büyüklük bakımından yaklaşık iki katına ulaşırken, sergilenen parça bakımından ise başkentin en büyük ikinci müzesi unvanının sahibi oldu. Safranhan’da sergilenen parçalar arasında iletişim aletleri, havacılık makineleri ve objeleri bulunuyor. Öte yandan Safranhan’ın teras bölümü Divan Brasserie tarafından işletilen bir restoran olarak tasarlanırken, manzarasıyla ziyaretçilere Ankara’nın yeni seyir terası olarak hizmet verecek.

safrahan_4

Mustafa V. Koç’a ait bir galeri de müzede yer alıyor

2005 yılında hizmete açılan Çengelhan Bölümü’nde ise merhum Mustafa V.Koç’un adını taşıyan bir galeri açılırken, bu alanda Koç’a ait eşyalar, kendi objektifinden vahşi yaşam fotoğrafları, özel koleksiyonundan anı objelerinin yanı sıra kendisinin çok sevdiği model uçak ve planörler de ziyaretçiler ile buluştu.

safrahan_6

Rahmi M. Koç: “Müzeler statik değil, dinamik olmalı, devamlı halkın nabzını tutmalı, yenilikler getirmelidir.” 

Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi M. Koç, Safranhan’ın açılışında yaptığı konuşmasına “İlk müze fikrimiz üzerinden çeyrek asır geçti” ifadeleriyle başlarken şöyle devam etti: “İstanbul’da Lengerhane ve Hasköy müzelerini kurduk. Ankara’da 1500’lerden kalma Çengelhan’ın içerisinde büyük babamın bir nalburiye dükkanı varmış. Babam da 15 yaşında orada çırak olarak çalışmaya başlamış. Burayı bulduk, hanı kiraladık, restore ettik ve 2005 yılında müze olarak açtık. Bitişiğindeki Çukurhan’ı müzemizin bir parçası olarak ve kaleye nostalji katacak bir butik otel haline getirdik. Zamanla Çengelhan bize dar gelmeye başladı. Tesadüf odur ki, altındaki Safranhan’ı varisleri satmak istediler. Orayı satın aldık, iki sene süren restorasyondan sonra bugünkü haline getirdik. Gerek oteli ve gerekse lokanta ve kafeteryalarımızı Divan Grubu işletmektedir. Ayrıca burada bu sene başında kaybettiğimiz oğlum Mustafa V. Koç için bir galeri yaptık. Bu vesile ile onu da bu gün açacağız.”

safrahan_5

“Ankara’ya güzel bir mekan daha kazandırmış olduk” diyerek sözlerini sürdüren Rahmi M. Koç, “Ayrıca yolunuz düşerse müzelerimizin bir parçası olan Ayvalık, Cunda Adası’nın tepesindeki değirmen ve yanındaki kütüphaneyi gezmenizi tavsiye ederim. Orada 1873’ten kalan harap bir kiliseyi de alıp restore ettik ve müze haline getirdik. Görürseniz beğeneceksiniz. Müzeler, lise ve üniversiteler ayrıca hastaneler, kaynak yaratmayan, devamlı finanse edilmesi gereken kuruluşlardır. Müzemizi gezen bir ziyaretçiden aldığımız tebrik mektubu, lise ve üniversitemizin mezun ettiği gençler, hastanelerimizin sağlığına kavuşturduğu hastalarımız en büyük kazancımızdır. Müzeler statik değil, dinamik olmalı, devamlı halkın nabzını tutmalı, yenilikler getirmelidir. Yani gelen ziyaretçiyi, bir defa daha getirebilmelidir. Biz de bu gayretin içerisindeyiz” dedi.

SON DAKİKA HABERLERİ
hali
İLGİLİ HABERLER