Altın Portakal adaylarından “Saklı”nın gösterimi sonrası film ekibi, seyirciyle bir araya geldi. Saklı bir ilişki yaşamak zorunda kalan genç bir kızı canlandıran Türkü Turan “Bütün kadınlarda sıkışmışlık duygusu var. Filmi izlerken de zorlandım” diye konuştu.
52. Uluslararası Antalya Film Festivali’nde bugün Ulusal Yarışma gösterimleri, Selim Evci’nin yönettiği “Saklı” ile başladı. Gösterim sonrası AKM Perge Salonu’nda yönetmen Selim Evci, oyuncular Türkü Turan ve Şehnaz Taftalı ile müzisyen Cengiz Onural’ın katıldığı söyleşide öne çıkan; kadın meselesi ve riyakârlık oldu.
Filmin çalışmalarının toplamda 2 yılı bulduğunu belirten yönetmen Selim Evci, hikaye için tek bir esin kaynağı olmadığını fakat hayat içinde karşılaştığı, bazen ilgisiz gibi görünen, pek çok durumu bir araya getirerek senaryolaştırdığını dile getirdi. Evci; dünya prömiyerini yaptıkları Montreal’de yabancı seyircilerin de konuyu ve kültürel kodları çok iyi yakalamasına hem şaşırdığını hem de bundan memnuniyet duyduğunu söyledi.
Yaşça kendinden hayli büyük bir adamla gizli bir ilişki yürüten genç Duru ile ailesinin ilişkisini anlatan film özellikle kadın seyircilerin büyük ilgisiyle karşılandı. Bir seyircinin “Türkiye’deki muhafazakâr riyakârlık sizce daha sürecek mi? Bu sorun nasıl çözülecek?” şeklindeki sorusuna Evci; “Çözüm bizde değil. Çözmeye değil göstermeye çalıştık” diye cevap verdi.
İncesaz ve Yeni Türkü gruplarıyla yaptığı çalışmalardan tanınan, usta müzisyen Cengiz Onural’a ise senaryo aşamasında müzik çalışmasının da başlayıp başlamadığı soruldu. Onural, soruyu şöyle cevapladı:
“Senaryo aşamasında da hep konuşarak ilerledik. Onlara bol bol kemençe çaldım. Selim de o sırada ufak notlar tutmuş senaryo için. O yüzden karakterin müzikle, sazla ilgisini gördüğümde de hiç yadırgamadım”
Filmdeki kadın karakterler ve onlarla aralarında benzerlikler olup olmadığı yönündeki soruya karşılıksa genç oyuncu Türkü Turan şunları söyledi:
“Duru’nun benimle en ufak bir benzerliği yok. Ben çok rahat yetiştim, aileme hiç yalan söylemek zorunda kalmadım. Ama böyle arkadaşlarım var; açıkçası onları, onların hayatlarını düşünerek oynadım Duru’yu. Oynamak da çok zordu. Türkiye’de kadınların durumu korkunç! Giyimimize, yiyip içmemize, bedenimize dair herkes bir şey söylüyor! Bütün kadınlarda bir sıkışmışlık duygusu var. ben de o duyguyla oynadım. İzlemesi de çok sıkıntılı, zorlandım”