Sürekli büyüyen ve gelişen bir sektör olan halı dünyasında üreticiler, tüketicinin algısını canlı tutmak ve beklentilerine ayak uydurmak için birbirinden farklı modelleri beğenilere sunuyor. Halı üreticilerinin yoğun Ar- Ge çalışmalarıyla çarpıcı özelliklere sahip halılar, yaratıcı modelleriyle vitrinleri süslüyor. Ancak tüketicinin “yeni” olana duyarlılığı geleneksel modellere olan sadakati zayıflatmıyor. Özellikle Anadolu topraklarından çıkan sayısız halı çeşidi, yüzyıllar boyunca koruduğu yerini bugün hala muhafaza ediyor.
Bugün üretilen modellere ilham veren bu halılar, motiflerinden renklerine kadar eşsiz birer sanat eseri niteliğinde. Günümüzde güçlü bir ilham kaynağı olan bu halı türlerinden biri de Milas yöresinde bulunan halılar. 18. yüzyıldan bugüne uzanan Milas halı karakteri, büyük ölçüde Gördes seccadelerinin etkisi altında gelişimini sürdürmüştür.
Geniş bordürleri, atkı ve çözgü ipliklerinin yün oluşu, kilim motiflerini andıran stilize hayvan ve bitki motifleri, göbeği çevreleyen iki dikdörtgen ve sık rastlanan mat al, sarı, yeşil, turuncu ve canlı mavi renkleri gibi özellikleriyle tanınan Milas halılarında Bergama ve Mucur halılarının etkisi de hissedilir. Bulunduğu coğrafyayı sarmalayan çeşitli topraklardan ve kültürlerden harmanladığı karakteriyle Milas halıları, çok sesli bir kültür varlığı niteliğindedir.
Bu çok seslilik kullanılan renklerde de hissedilir. 19. Yüzyılda Desenler Arttı, Motifler Değişti Milas halıları, 19. yüzyılda bölgeye gelen göçmenlerin ve Batı Anadolu’da faaliyet gösteren İngiliz Şark Halıları İmalatçılar Şirketi’nin etkisiyle bu dönemde yeni desenler de kazanmıştır.
Günümüzde tanınan modellerin çoğunluğu bu döneme aittir. Bölgedeki halılar 20. yüzyıla gelindiğinde ise, kendinden önceki dönemlerin gelenekselliğini sürdürmüştür. Milas’ta 1896 yılında kurulan atölye, bu yöreden çıkan halıların niteliğinde belirgin değişiklikler yaratmıştır. Bunun başlıca nedeni, kurulan atölyenin pazara yönelik bir üretimi hedeflemesidir. Bu nedenle kendi özgün çizgilerinden kısmen uzaklaşan Milas halıları, kök boyalardan yapay boyalara geçerek sadece görsel olarak değil nitelik olarak da özünden uzaklaşmıştır. Ancak, son yıllarda yeniden öz benliğine yönelen Milas halıları, özgün örnekleriyle bugün üretilen pek çok halıya da ilham kaynağı olmuştur.
Tarihte Türkmen boylarının eski yerleşim bölgelerinden biri olarak kullanılan Milas’ta, Türkmen kültürünün özellikleri halılarda da kendini gösterir. Klasik Milas halılarının yoğun olarak 18. yüzyılda dokunduğu tahmin edilmektedir. Bu halılarda kullanılan renk tonları, deve tüyü, mercan kırmızısı, şeftali kırmızısı, mor, açık ve koyu kahverengi, beyaz, çivit mavisi, siyah ve laciverttir. Milas Halılarına 4 Çarpıcı Örnek Milas’ta beslenen renkli kültürü dokuma tezgâhlarına yansıtan halı modelleri içinde dört farklı eser dikkat çeker. Bunlardan ilki 18. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen halıdır.
Bugün Vakıflar Müzesi’nde sergilenen bu halı, “Ada Milas Halısı” olarak bilinen türün en güzel örneğidir. Üç küçük kenar bordür ile bir tane büyük bordürün olduğu halıda, zemini oluşturan kısım bordürlerin tamamından daha küçüktür. Halıda kullanılan “gemici motifi” yöresel bir özellik taşır. Halının başlangıcındaki ince kenar suyunda görülen yaprak motiflerine “heybe yanışı” denir. Bu halıda kullanılan bir başka yöresel motif de “kara dizme” olarak bilinen bitkisel motiflerdir. Bu motifin yanındaki kırmızı bordür üzerinde ise çiçek dalları sıralanır. Sıcak ve soğuk renklerin uyum içinde kullanıldığı halıda hâkim renk ise, kırmızıdır.
Milas kültürünü yansıtan ikinci örnek ise yörede “gemli su” ya da “gemici suyu” olarak bilinen nakışların kullanıldığı ve bugün Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde korunan halıdır. 18. yüzyılda dokunduğu tahmin edilen bu halının zemin kompozisyonunu renkleri farklı olan beş kolon oluşturur. “gemici suyu” nakışı bu kolonların içinde yer alır. Bu halıda kullanılan diğer yöresel motifler ise “alaca boncuk” ve “çentik” motifleridir. Lacivert, kırmızı, yeşil, beyaz ve sarı renklerden oluşan halı, tamamen kök boya kullanılarak oluşturulmuştur.
Vakıflar Müzesi’nde bulunan ve Ada Milas halılarının nadir örneklerinden biri olan üçüncü halı ise, 18. yüzyılın sonunda dokunmuş bir örnektir. Bu halıda ise yine yörenin karakteristik motiflerinden biri olan “sekiz dalga” kullanılmıştır. Ana zemini kırmızı olan halıda, üst üste dizilmiş beş adet koç boynuzu motifi yer alır. Bereketi temsil eden “küpeli” ortada, “hayat ağacı” ise en üstte yer alır. “Bakla çiçeği” adı verilen yöresel motif, ana zeminin içindeki kenarlara yapılmış küçük nakışlarda kendine yer bulur. Kırmızı rengin dominant olduğu halıda ayrıca mor, beyaz, lacivert ve sarı renkleri yer alır.
Geleneksel Milas halılarına örnek olabilecek diğer bir halı ise, klasik desenli bir Milas halısıdır. Yöreye ait geleneksel motif, renk ve kompozisyon özelliklerini günümüze kadar taşıyan bu halının 19. yüzyılın başlarında yapıldığı tahmin ediliyor. Türk ve İslam Eserleri Müzesi’ndeki bu halı, klasik üsluptaki diğer halılardan birçok özelliğiyle ayrılır. “Çentik”, “testere” ve “ala boncuk” motiflerinin kullanıldığı halıda bulunan büyük bordür farklı üsluptaki geometrik desenlerin bir araya gelmesiyle oluşur. Zemin kısmı boğumlu mihraplı olan halının bu kısmının üst bölgesi, baklava şeklindedir. “Hamaylı” denilen ve üçgen şeklinde karşılıklı geometrik desenlerden oluşan motifler ise boğum yerlerinde yer alır. Halıda yer alan beyaz renkli baklava şeklindeki “sakarcık” motifi ise, mihrap zemini içinde kendini gösterir. Mihrap içinin ortasındaki motife “kandilli göl”, kenarlarındaki motife ise, “bakla çiçeği” denir. Kenarları siyahla belirtilmiş olan halıda kırmızı, beyaz, kahverengi ve lacivert renkler kullanılmıştır.
Milas Halılarını Çeyiz Geleneği Yaşatıyor Sadece Milas yöresinin değil, Türkİslam sanatının da değerli örneklerinden olan bu dört halı, özgün nitelikleriyle sergilendikleri müzelerde bugün bile pek çok tasarımcıya ilham vermektedir. Milas ve yöresinde devam eden çeyiz geleneği bu halılara benzer özgün eserlerin bugün hala devam etmesine yardımcı olmaktadır. Milas yöresinde bugün elde eğrilmiş doğal boya ile boyanmış iplerden yapılmış halılara rastlamak mümkün olsa da yoğun olarak fabrika ipi kullanılmaktadır. Milas ve yöresinde çözgüye “kastel”, atkıya “melike”, kirkite “tokmak” ya da “ısran”, gücüye “kücü”, çile halindeki iplere “galep” ya da “tiyet”, iplerin sarıldığı alete ise “dönen” denir.
Milas halıları bugün daha çok Karacahisar, Ören, Mezgit, Gürceğiz, Akçakaya, Bayırköy, Kırcağız, Dereköy, Kısırlar, Bahçeburun, Dörttepe köyleriyle, halk arasında Gereme köyleri diye bilinen Bozaları, İkizköy, Pınarköy ve Türkevleri köyleri ve bugün Bodrum sınırlarında kalan Karaova çevresi köylerinde dokunmaktadır.
Bugünkü Milas halılarında kullanılan yün, her ailenin kendi beslediği koyunlardan elde edilmektedir.
Günümüz Milas halıları tek ya da çift yönlü mihraplıdır. Çift yönlü mihraplı örneklerde mihrap genellikle merdiven halinde daralarak yükselir. Mihrap içinde küçük bitkisel desenler, büyük bir göbek ya da yan yana iki veya üç göbek yer alır. Tek mihraplılarda, mihrap ya merdiven halinde daralarak yükselir ve tepe noktasında eli belinde motifiyle son bulur ya da eşkenar dörtgen şekilli bir düzenleme gösterir.
Sandıklı Milas denilen bazı örneklerde ise göbek, çeyiz sandığına benzetilir.
Günümüz Milas halılarında genellikle seccade tipi yaygındır. Ancak desenleri ve dokundukları yerlere göre çeşitlilik gösterirler.
1950’li yıllara kadar kullanılan ağaçtan yapılmış yarı yatık tezgâhların yerini bugün demir ve ahşaptan yapılmış modern tezgâhlar almıştır.
Türk düğüm tekniği ile dokunan Milas halılarında, hav yüksekliği yaklaşık 1 santimdir. Bir Milas halısında, dıştan içe doğru “çentik”, “doğru”, “küçük su”, “büyük su”, “mihrap”, “göbek” ve “eğme” adı verilen bölümler bulunur.
Çentik, Milas halılarında en dıştaki, bir ters bir düz yerleştirilmiş üçgenlerle süslü, ince dar şeritlere denilir.
Çentiğin iki yanını kuşatan ve desenler arasında geçişi sağlayan beyaz renkli ince sulara ise “küçük su” ve “büyük su” adı verilir. “Küçük su” daha çok top çiçekler ve şaşırtmalı dizilmiş çiçeklerle süslüdür.
“Büyük su” üzerinde ise top çiçekler, eli koynunda, tarak motifleri, kafa kafaya vermiş dört kelebeği andıran bitkisel desenler, lâle ve karanfil desenleri bulunur.
Genellikle seccade formunda olan Taraklı Milas halılarında ise kenar motifleri, “tarak” diye anılan, elibelinde motifleriyle süslüdür.
Yine Milas yöresine ait olan ve “Cıngıllı Cafer” diye anılan halılarda da hayat ağacı motifi bulunan bir mihrap yer alır.
Mihrap içi küçük göbekler ve çiçeklerle süslenir. Zemininde yılan motifi bulunan örneklere ise “Yılanlı Milas” adı verilmektedir.
Bugün çoğunlukla ticari amaçlı dokunan Milas halıları, yakın zamana kadar her genç kızın çeyiz olarak en az dört tane dokumak zorunda oldukları geleneksel bir objeydi.
Muğla Üniversitesi’ne bağlı Milas Meslek Yüksekokulu’nda açılan Halıcılık Bölümü yörede dokumacılığı yeniden canlandırmayı amaçlıyor.
Kendine has renkleri ve desenleriyle, Anadolu halılarının en özgün örneklerini oluşturan Milas halıları, bugün birçok halıya esin kaynağı olarak, modern yorumlarla birleşiyor.
Bugün son teknolojiyle üretilen halılar, bazen kenarında gizlenen küçük top çiçeklerle bazen zemininde yatan dört küçük kelebekle bazen de biri ters biri düz yerleştirilmiş iki üçgen motifiyle Milas halılarına gönderme yaparak, nerede üretilmiş olursa olsun Batı Anadolu’nun izlerini yansıtıyor.
Özgün olmanın gücüyle ait oldukları yerden çok daha uzak topraklarda bile ilham kaynağı olan Milas halıları, renkleri, desenleri ve efsaneleriyle halının gizemli dünyasındaki zengin kaynaklardan biri olarak, yeniden yorumlandıkları her halıda bir kez daha hayat buluyor.