TÜGİAD Ankara Şubesi’nin “Anayasa Değişikliği ve Referandum” toplantısına konuk olan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, “hayır” denmesini savunarak, getirilecek sistemin önce “eyalet sistemi”ne ardından da bölünmeye yol açacağını öne sürdü.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, referandumda “hayır” denmesi gerektiğini ifade ederek, Anayasa paketinin kabul edilmesi durumunda önce “eyalet sistemi”, ardından da “bölünme”nin gündeme geleceğini öne sürdü.
TÜGİAD Ankara Şubesi, Parlamento İlişkileri Komisyonu (PİK) ile birlikte düzenlediği “Anayasa Değişikliği ve Referandum” toplantılarının üçüncüsünde, Feyzioğlu’nu konuk etti. Toplantıya TÜGİAD Ankara Şubesi Başkanı Ercan Kahraman, Başkan Yardımcısı Koray Kartal, Parlamento ilişkiler Komisyon Başkanı Begüm Akış, Üye ilişkiler Komisyon Başkanı Arzu Beyazıt, Yönetim Kurulu Üyeleri, eski başkanlar Sefa Çöl ve Türker Naslı ile Dernek üyeleri katıldı.
Başkan Ercan Kahraman, açış konuşmasında, referandum sürecinde kafa karışıklığını gidermek için bu toplantıları yaptıklarını ifade ederek, “Bizim aramızda muhakkak evet diyecek arkadaşlarımız da var hayır diyecek de… Bizler işadamları olarak gidilen yönün nasıl bir yön olduğunu, sürecin ekonomik açıdan neler getireceğini bilmek ve görmek istiyoruz. TÜGİAD Ankara Şubesi olarak gerçekleştirdiğimiz bu toplantılarla üyelerimizi bilgilendirmeyi amaçlıyoruz. Bildiğiniz üzere daha önce MHP ve CHP temsilcilerini derneğimizde ağırlamıştık. Önümüzdeki günlerde de AK Parti temsilcilerini ağırlayacağız. Ben şahsım ve TÜGİAD adına bugün misafirimiz olduğu için Sayın Feyzioğlu’na teşekkür ediyorum” dedi.
Feyzioğlu da konuşmasında referandumda “hayır” denmesi gerektiğini savunurken, bunun gerekçesini hukuksal dayanaklar ve örneklerle anlattı. Feyzioğlu, Anayasa paketinin kabulü durumunda gelecek yeni sistemin önce “eyalet sistemi”ne ardından da bölünmeye yol açacağını savunarak, “Türkiye’nin eyalet sistemine geçmesi gibi bir durum başımıza gelebilir. Aynı zamanda bu getirilmek istenen sistem bölücü terör örgütünü uluslararası alanda bir özgürlük savaşçısına dönüştürebilir” dedi. Parlamenter sistemden yana olduğunun altını çizen Feyzioğlu, “Bu süreçte parti çalışması değil ‘hayır’ çalışması yapıyorum. Bize dayatılmak istenen sistem, demokratik ülkelerin hiçbirinde yok. Zaten demokratik dünyada böyle bir sistem yok” diye konuştu.
Feyzioğlu, sistemlerin raydan çıkmasını önleyen kuvvetler ayrılığından yana olduğunu ifade ederek, “Bu düzenleme Meclisi işlevsiz hale getiriyor. Bu iş adamı olarak sizleri de çok etkiler. Örneğin bir vekil yoluyla halletmek istediğiniz bir işinizi yeni sistemde halletme şansınız hiç olmayacak. Biz temiz yatırım istiyorsak bu sisteme karşı olmalıyız. Böyle bir sisteme kimse gelip yatırım yapmaz” dedi.
“Siyaset tıkanır, Meclis işlemez hale gelir”
Daha sonra soruları yanıtlayan Feyzioğlu, bir soru üzerine yargının tamamen başkana bağlanması durumunda siyasetin tıkanacağını, özellikle Meclis’in işlemez hale geleceğini söyledi. Feyzioğlu, “Ülke büyük bir basınç ile karşı karşıya kalır. Bunun da nerede patlayacağı hiç belli olmaz. Çok kutuplu bir toplumda Meclis çok sesliliği sağlar. Bu basıncı yumuşatan Meclis’tir” diye konuştu.
“Atatürk gelse, evet dese karşısında olurum”
Feyzioğlu, bu kavganın ülkeye en çok da ekonomik açıdan zarar verdiğini vurgulayarak şöyle dedi:
“Benim Binali Bey ya da Tayyip Bey ile bir sorunum yok. Sistemle sorunum var ve bu getirilmek istenen sistem kriz doğurur. Türkiye başkanlık ile yönetilir, ama sorun yönetenin denetimsiz bırakılmasıdır. Getirilmek istenen sistemde hiçbir denetim organı yok başkanı denetleyecek. Bunun çözümü Cumhurbaşkanı’nın anayasaya uymasıdır, anayasanın Cumhurbaşkanı’na uydurulması değil… Bugün Atatürk gelse ve ‘evet’i savunsa ben yine karşısında olurdum. Çünkü bu yanlış. En başta hukuksal olarak yanlış bir durum var ortada.”