İlk doğum fotoğrafını gözyaşları eşliğinde çekmiştim, hayatımın en güzel karesiydi. O an, aklım ve kalbim bir olmuştu…” Doğum ve Bebek Fotoğraf Sanatçısı Müge Ayangil, işte bu duygu yüklü sözlerle anlatıyor mesleğe nasıl başladığını…
Doğum fotoğrafları çekerek hayatın ilk ortaya çıkışana ve bu mucizeye tanıklık eden Müge Ayangil, kariyerinde geride bıraktığı beş sene içerisinde onlarca bebeğin ilk nefes alışına, ilk ağlayışına, annesi ve babası ile ilk tanışma anına şahit olan, şanslı ve bir o kadar da başarılı bir fotoğrafçı.
Doğum fotoğrafçılığı hikayesinin bir tesadüfle başladığını söyleyen Ayangil; “Fırsat buldukça gün doğumlarında boş sokaklarda yürüyen insan hallerini ve doğa fotoğrafları çekimleri yapıyordum ve bir gün bu fotoğraf çekimlerimi gören bir anne adayı, bir arkadaşım aracılığı ile bana ulaştı. Israrlı ve kibar bir ses tonuyla, doğum fotoğraflarını benim çekmemi istedi. İlk olarak sıcak bakmadım, sonrasında “neden olmasın insanın hayatında bu da farklı bir deneyim olabilir bir kereliğine olsun” deyip teklifi kabul ettim ve doğum fotoğrafçılığı hikayem böylelikle başlamış oldu. İnanılmaz tesadüflerle bu yolda profesyonel adımlar attım, geliştikçe ilerledim, ilerledikçe çoğaldım” diyor.
Doğum aynı güneşin doğuşu gibiydi. Güneşin kendini göstermesi gibi …
Şu ana kadar pek çok ailenin en özel anlarında yanında olduğunu belirten Ayangil sözlerine şu şekilde devam ediyor; “ Anne ve baba olmak, doğumun olduğu an, sizden bir parçanın dünyaya gelmesi ve bu mucizeye tanıklık etmek gerçekten olağanüstü. Bence hayat ikiye ayrılıyor; doğumdan önce ve sonra… Asıl hayat minicik bedenin nefesi anneye, elleri babaya değdiği an başlıyor. Koşulsuz sevgi, teslimiyet… Kelimelerin yetersiz kaldığı, sözlerle anlatımı olamayan anlar… İşte ben cümlelerin tıkandığı yerde fotoğrafların devreye girmesini seviyorum. Bu fotoğraflar paha biçilemez ömürlük hatıralardır.”